30 Mart 2016 Çarşamba

Paranın Etrafında Dönmemeli Hayatlar // Zor Günlerin Söz, Yazı ve Mensur Şiirleri // Önder Karaçay

Paranın Etrafında Dönmemeli Hayatlar // Zor Günlerin Söz, Yazı ve Mensur Şiirleri // Önder Karaçay

tefecilik-tefeci
Paranın Etrafında Dönmemeli Hayatlar // Zor Günlerin Söz, Yazı ve Mensur Şiirleri // Önder Karaçay
“Bir insanın, bir kurumun, bir fikrin niyetini öğrenmek o isteğe kendini kaptırmaktan daha faydalı bir hayat duruşudur. Bunu geç anlamak önemli değildir, önemli olan anladıktan sonra mücadeleye başlamak hayat kurtarır.” / Önder Karaçay
Parayı amaç yapan araçları ortadan kaldırdığımızda paranın etrafında dönmekten kurtulacağız.
Parayı, bankayı, bankerliği veya kanunla korunan tefeciliği artık tefe koyma zamanı gelmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin geleceğinde geçici bir süre üretim adına bankacılık milli zihniyetle olabilir artık. O zaman nedir bu para, banka ve kanunla korunan tefecilik gelin inine kadar inelim, öğrenelim ve öğreterek kurtulalım bu beladan.
İlk İtalya’nın Roma kentinde bir bankın etrafında,
İlk borç verme işlemi başlamış,
Para ve bankanın ilk buluşması, bugün insanlığı sömüren,
Sistemin ilk adımı o gün atılmış ve bu günlere gelinmiştir.
Borç verme işini yapanlara banker, bu tür kurumlara da banka denilmiştir.
Para nedir?
Devlet tarafından ödeme aracı olarak basılan,
Üzerine saymaca değeri olan kağıt veya madeni çeşidi bulunan,
Mal ve hizmet değişim aracı olduğu içinde,
İnsan için peşinde koşulması gereken fikrinin hüküm sürdüğü,
Bir putlaşma aracına dönen ve etrafında hayatlar döndüren,
İnsanlık tarihinin en utanç verici sömürge aracıdır para.
Paranın yüzünden insanlığın başına gelmeyen kötülük kalmamıştır,
Paranın etrafında dönen hayatları görenler,
İnsanları borçlandırarak başlamışlar bu banker işine,
Paraya olan bağımlılığı artırdıkça gözü doymazların mesleği olmuş bankerlik,
Parayı baş tacı amaç yapmışlar doymak bilmeyen niyetlerine,
Tefeciliği kurumsallaştıran kurumlar, yasalar, ağlarla,
Dünyaya yayılmışlar!
Dünyada üretilen silahlar para çoklamak için üretilmiş ve satışmış,
Düşman üretme ve savaşların çıkma sebebi de dünyanın her devrinde,
Paraya dönüşmüştür.
Bankalar para çoklama niyetinin sinsi kalkanlarıdır.
Mevduat kabulü ve başkalarının parasını borç vererek para çoklamak,
Bu işin en kazançlı zirvesi olmuş,
Para çoklayanlar kendilerini güç haline getiren düzeneklerin sayesinde;
Halktan temsil yetkisi alanlara bile ayar vermişlerdir.
Bugün dünya barış, güven, huzur, demokrasi gibi değerlere uzaksa,
Sebebi paradır, sermaye çoklamaktır, bankacılıktır,
Siyasetin sözde rey aldıklarına verdikleri sözü tutmalarının,
Sermayenin isteklerine yerine getirme şartına bağlı hale gelmiş olması,
İnsanlığın bir başka utanç duyması gereken gerçeğidir.
Orta çağda İtalyan’lar bu işleri caddelerde bir bank üzerinde yaptıkları için,
Dilimize banka ve bankacılık olarak girmiştir.
Bugün ana okuluna giden bir çocuğun okul ödemeleri de,
Ölüm döşeğinde bir emekli insanında her işlemi de,
Banka üzerinden yapılmak zorunda kalıyorsa amacın sadece güvenlik olmadığını,
Amaç her insandan para kazanmak, her insanın zaaflarından bankaların faydalanmasını sağlamak,
Her insanı bu vahşi sisteme köle etmektir.
Para kirdir boşuna söylenmemiştir,
Bugün ki kadar da para tarihte hiç kirlenmemiştir,
Parayı kirleten bankerlerdir, gözü doymaz bu bankerlere hizmet edenlerdir,
Bu hizmette kusursuz çalışan çıkarcıların kirlenen niyetleridir.
Ülkemizde ilk banka tefecilere karşı Emniyet Sandığı adı altında,
Mithat Paşa tarafından kurulmuş olup, milli bankacılığımız,
Bugün ilk banker zihniyetini dünyaya yayanların eline geçmiştir,
Milli ekonomiye ve insanımızın yaşan tarzına uygun olmayan,
Kurumsal kılıfta birilerinin cebini doldurma adına para çoklama yapan,
Her ürünü bir insan vuran bir vahşete dönüşmüştür.
Para ve banka artık ülkemizde nefret duyulan bir iştir.
En fazla kazanan sektör olmasına rağmen ülkemizde toplumun % 1’ine bile,
İş imkânı sağlamadığı gibi üretime, ihracata kredi vermeyen bu sektör,
Tüm ürünlerini borç ve tüketimi artıran bir zihniyete büründüğü için,
İşsizlik üreten ana sebebe dönüşmüştür.
Paranın etrafında yedi milyar insanı döndüren,
Paylaşmayı sevmeyen, hep bana, hep bana diyen,
Daha fazlası için sürekli düzen değiştiren,
İşine gelmeyeni yok etmeye kalkan veya görmeyen,
Sermayeleri için savaş üretenlere hizmet eden, kötülüğün bataklıklarının artmasına sebep olan,
Bataklıklara sinsi yöntemlerle virüs üreten bu vahşiliğin,
Etrafında dönerek helak olacak insan kalmadığı için bu zalimliğin sonu yaklaşmıştır.
Ucuca para toplayıp, pahalıya satmanın adı bankacılık oldu,
Dünyanın her insan yaşayan yerinde bu zalimliğin etrafında hayatlar döndü,
Kimi zaman tersine, kimi zaman kendi kendine, genelde insanın paraya bulaştırılmış hayatı,
İnsan için üretim yapan kurumların ticari hayatı bankayla öldü.

25 Mart 2016 Cuma

Mobbing Bank Türk Fırtınası Kitabımı Almak İsteyip Sıkıntı Yaşayanlar İçin Kolay Satın Alma İmkanları // Önder Karaçay

Mobbing Bank Türk Fırtınası Kitabımı Almak İsteyip Sıkıntı Yaşayanlar İçin Kolay Satın Alma İmkanları // Önder Karaçay

588b8054-ff3f-4b89-b5e3-36482dcc1162
Mobbing Bank Türk Fırtınası Kitabımı Almak İsteyip Sıkıntı Yaşayanlar İçin Kolay Satın Alma İmkanları // Önder Karaçay
Öncelikle amacımın kitap satmak olmadığını, sırrım gereği bu kitabı yazmam gerektiği için yazdığımı ve sırrımı başarıyla gerçekleştirmiş olmanın büyük gurur ve huzuru içinde olduğumu, eğer bu sırrımı kitabımı yazmaz ve gerçekleştirmeseydim, helak olan önce kendim sonra hepimiz olacaktık.
Artık dünya 19 Ocak 2016 öncesi dünya değiştir. Şartlar ve roller değişmiştir.
Kitabıma ulaşmak isteyen ve kredi kartıyla aldığında deşifre olanlar için kitabıma ulaşma imkanlarından bahsetmek ihtiyacı hissettim. Çünkü kitabıma ulaşmakta ve özellikle sermaye kitapçısı tekel piyasa oluşturması soran çoğu insana kitap yok veya gelemeyecek demesi beni hiç şaşırtmadığı gibi gurur vesilesidir. Bu kadar korku üretmesi bile ne kadar önemli bir iş başardığını ve başaracağını göstermektedir.
İki yıl önce yine dünyada bir ilki daha gerçekleştirmiş video ile SANAL MAHKEME kurarak kendimi aklamak adına çabam sırasında da bazı özellikle Akbank çalışanlarının evde bile videoyu tıklar isem beni de işten çıkarırlar korkusuydu bu kitabın bir başka yazılma sebebi. Bugün kredi kartıyla deşifre olurum korkusuyla alamayanlar yine şaşırtmamıştır bizi. Bunun böyle olacağını biliyordum. Çünkü içinden geldim, nasıl bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuzu anlamak biraz zaman alsa da taşlar yerine oturuyor ve karşı tarafın hizaya geçen halleri, savunmaya geçen durumu bu mücadeleyi eninde sonunda haklıların kazanacağını fazlasıyla göstermektedir.
1- Öncelikle kitabımı almak isteyen İkinci Adam Yayınlarından talep edebilirler.
0 216 345 95 66 nolu telefondan talep edebilirsiniz.
2- Alkım kitapta İkinci Adam Yayınları standından bizzat kendiniz alabilirsiniz.
3- Ayrıca Oda kitap, Babil kitap, Vatan kitap, İdefix, Pandora, Kitapperver, İyibirkitap, Kitapseç, Prefix, Yargiyayinevi, D&R, Yemkitapevi, Sözcü Kitapevi, Kitap Sihirbazı, Kitap Burada, Kitaptek, Kitapsahaf, Kitapağacı, Nadir Kitap vb internet aracılığıyla bir çok kitapçıda satılmaktadır.
Alan, almak isteyen, okuyan, vatanı ve milleti için mücadele eden herkes aslında yurttaşlık görevi ve bilincini yükseltmektedir.
Çünkü bu kitap sadece bir kitap değil. Bir mücadeledir, mücadelenin başlangıcıdır, ülkemizin, vatanımızın, milletimizin üzerinde oynanan oyunlara cevaptır. Milat bir çalışmadır öncesi ve sonrası diye tarihi bir dönümün adıdır. Çağı değiştiren MANİFESTODUR. Ve dünyada bir ilki gerçekleştiren işsizden, asilden vekillere MUHTIRADIR.
Sonuçları açısından dünyayı ve çağı değiştiren insanlığın son ibretini yaşatan sırdır.
Geleceğin gündemidir, bizim geleceğimizin dilidir.
Önder Karaçay

22 Mart 2016 Salı

Rulet // Zor Günlerin Mensur Şiirleri // Önder Karaçay

Rulet // Zor Günlerin Mensur Şiirleri // Önder Karaçay

12599119_1667269340157191_1378732764_n
Rulet // Zor Günlerin Mensur Şiirleri // Önder Karaçay

“Sen özgür doğdun, özgür ölmek için özgür yaşamalısın. Seni yaratan kul değil ki; kula ne diye kul olasın?” // Önder Karaçay
Faili meçhule hayat kaybedenlerin ülkesiydik,
Şimdi günlük faili meçhul terörü ile yaşamak,
Dayatması ile karşı karşıya kaldık.
Bir ölme ve öldürme gayyası içinde yaşamak,
Ne zulüm bir dayatmadır.
Ya başkan ya kaos tehdidi daha neler üretecek?
Osmanlı tarihinde aile cinayetlerini incelediğimizde,
İçiniz kıyılır, iktidar için çocuğunun kellerini vuran,
Sultanların iktidarı sizi soğutur hayattan.
Ne gariptir, vurma, kırma, ölme ve öldürme hipnozu,
Ölmek ve öldürmekle övünen kuşaklara ne demeli,
Şehitler ölmez, vatan bölünmez psikozu!
Gerçeklerle yüz yüze gelmeyi de ölüm kadar,
İsteseydik bu kadar ölmezdik.
Tabulaştırılmış, derinleştirilmiş niyetlere uygun,
Tarih bilinci öldürüyor bizi.
Hazineden geçinme şımarıklığı bu kadar revaçta olmasaydı,
Servet için, şan, şöhret ve ben yaptım egosunun,
Derinliği billurlaşır, karanlık tarafını,
Evrensel değerlere uygun hukuk devleti çözerdi.
Sultanlar tarihte rüşvete karşı olmadıkları gibi,
Rüşvetle zenginleşenlerin kendi iktidarını tehlikeye,
Atmasından korktukları için hukuksuz,
Kelle alır ve servet eritirdi kendi taraflarına yontmak için! ..
Gerçi bu konular bir şiire sığmaz, isteyen yazar bir doktora tezi,
Bunu göze alabilecek bir bilim adına kalem işçisi çıkar mı?
Belki de çıkar yazar gerçek tarihi geçmişe doğru başlar dimağlarda gezi! ..
Cumhuriyet döneminde bile hazine arazileri,
İktidarın ve iktidarı ayakta tutan tefecilerin taksimatıyla ele geçti.
Rüşvet devlet kurumlarına otuz beş yılda bir alt yapı,
Düzeni gibi döşendi, verende, alanda ihya oldu,
Olan oyunu verip bir pakete doyana ve hiçbir suçu olmayana oldu.
Karadenizli kardeşim balıkçıya gitti, gider gitmez,
Balığın kuyruğunu kokladı, balıkçı; sen nasıl Karadenizlisin?
Balık baştan kokar, ne diye kuyruğunu koklarsın dedi,
Cevap şiiri bitirdi; koku kuyruğuna gelmiş mi?
Onu kontrol ettim dedi…
Koku şimdi bırakın kuyruğu başka ülkelerden duyuluyor,
Baksanıza bizim Cumhuriyet savcılarının yapamadığını,
Elin savcısı yapınca insanımızdan bazıları yine gerçeği,
Iskalayarak alkışa durdu…

Eşsiz // Zor Günlerin Mensur Şiirleri // Önder Karaçay

Eşsiz // Zor Günlerin Mensur Şiirleri // Önder Karaçay

588b8054-ff3f-4b89-b5e3-36482dcc1162
Eşsiz // Zor Günlerin Mensur Şiirleri // Önder Karaçay
“13-19 Ocak 2016 tarihleri arasında İstanbul merkezli Nuh tufanının kopmaya başladığı yerde Mahşer Tufanı koptu. 6 günde dünya ilk ruhuna kavuştu. Dünyadaki fitne ve fesat üreterek zalimlik yapan tüm zorbalar ve işbirlikçileri canlı helak olarak Firavun sonrası son ibreti yaşadılar. İşsiz şair yazdığı sır kitap Mobbing Bank Türk Fırtınası kitabıyla bu sırrı hem yaşadı, hem yaşattı, hem dünyaya ve insanlığa duyurdu.” // Önder Karaçay
Nefsimi soyunduğum günden bugüne,
Ne çok şey değişti, hayatımda!
Eşsiz kaldım, işsiz kaldığım gibi…
Çorabımın diğer tekini de evlendiğim günden buna,
Bulamaz olmuştum.
Hala bulamıyorum,
Çorabımın teki de benim gibi,
Eşsiz kaldı.
İnsanlığın ideoloji olmadığını açıkladım,
İdeologlar işsiz kaldı.
Din tüccarın elinden çıktı,
Cami siyaseti işsiz kaldı.
Maddi değer putu yıkıldı,
Liboş takımı işsiz kaldı.
Atatürk’ün ruhunu dört Türk’ün ruhuyla giydim,
O büyük dahinin fikri yine eşsiz kaldı.
Karşısına ne çıkardılarsa olmadı,
Mesih Deccal’da gelemedi, gelemiyor,
Yalanı ortaya çıktı, fitne fesat boş kaldı.
Özgür yaşayamam, ya özgür yaşarım,
Ya da ölürüm, gerisi size kalmış dedim,
Kullar şaşkın kaldı.
İşsiz şair mahşer tufanında gemisini,
Tüm zalimlerin gemisini batırarak yüzdürdü,
Boğulmadan ölmeyiz diye direnen zalimlerin,
Hak kılçığı boğazlarında kaldı.
Firavun sonrası insanlık adına son ibret,
Canlı helak yaşandı, insanlık yine ibre döndürdü,
Zalimlere de dünyaya gelen cehennem kaldı.

Kullar ve Sultanları // Zor Günlerin Mensur Şiirleri // Önder Karaçay

Kullar ve Sultanları // Zor Günlerin Mensur Şiirleri // Önder Karaçay

12393660_1099546950079765_1557394467_n
Kullar ve Sultanları // Zor Günlerin Mensur Şiirleri // Önder Karaçay
“Kula kul olmaya karşı çıkmak neyine, uy şeytana diyor kullar, kul ol kula ver alın terini kula kulluk için emeğine!” // Önder Karaçay
Kullar tepesine çıkardıkları egemenlerin kavgasını,
Asla fark etmeyecek gözlüklerle gezerler,
Kafası yıkandığı gibi odaklar kendini kendi egemen zihniyetine…
Çok feci ıskalar çağı kullar ve sultanların egemenlik kavgalarıyla,
Suçsuz olan toplumun diğer kesimine fatura çıkar,
Çaresiz ödeyeceksiniz bunu diyecek kadar.
Tarih bilinci kasıtlı engellenmiş kuşakların,
Egemen sultanın yüce, üstün ve büyüklüğü,
Tartışmasız olur ön yargı koyarlar her karşı olana kullar.
Bu koşullandırma daha parmak kadarken başlar,
Kimisi hafızdır, kimisi hafz-ı sığ limana küçükken büyümemek için demirler.
Bu tür kullar çoğaldıkça evrensel değerler sıska kalırlar,
Geçmişte olup bitenlerle kopukluk oranları artıkça,
Analitik değerlendirme bilincinden yoksul kalırlar,
Sorsan param çok benim yoksul değilim ki derler.
Tüm milli değerler dışında eğitim veren yollar,
Egemenlere övgü düzen kul mumyalar.
Otuz altı padişahın on dördü neden tahtından indirildi,
Diye sorsan son on dört yılda cebinden ne çalındığını bile,
Açıklayamaz olanlar tarih bilincinden,
Sorgulayan bir eğitimle yetişmedikleri için ne anlar?
Etki ve tepki mekanizmasını işletmeyen toplumlarda,
Sorunlu ve sorumludur tüm kullar.
Yoksa çağ dışı kalmışlığı görür,
Beyinsel gelişimini hadım edenlere,
Haddini bildiren birey olduğunu hatırlarlar.
19. ve 20. yüz yılı ıskalayan zihniyet,
Bu yüz yılı da ıskalamak için daha çok çabalar.

Makbul Kul // Türk İnsanlık Devrimi Mensur Şiirleri // Önder Karaçay

Makbul Kul // Türk İnsanlık Devrimi Mensur Şiirleri // Önder Karaçay

tumblr_inline_mszc9hCFoE1qz4rgp
Makbul Kul // Türk İnsanlık Devrimi Mensur Şiirleri // Önder Karaçay
Geçmişten bu yana değişmeyen tek vahşet rüşvettir,
Saray dışı düşünür ve felsefeci şair Fuzuli saraya yazdığı,
Şikayetname de;
“Selam verdik rüşvet değildir diye almadılar.”
Tarihten miras kalmış en ibret,
Rüşveti rezil ve rüsva eden tek sözdür.
‘Benim memurum işini bilir’
Vekillere şu kadar promosyon verdi bankanın biride,
Bugünün kılık değiştirmiş rüşvetidir.
Rüşvet geleneksel hale gelmiştir,
Sermaye+siyaset işbirliği ile!
Toprak padişahın olunca üreyen haliyle,
Yalakalık ve rüşvetle çıkar temin olurdu,
Bugün değişen sadece yöntem ve kılıftı.
Hazineden toprak koparma siyaseti hüküm sürmeye başlayınca,
Reyine sayıldı sandıktan çıkan oylarla,
İktidar pazarlığına döndü, reyi kadar kaldı insanlar rehin.
“Verdim ise ben verdim” tartışmasını unutalı çok oldu,
“Yollar yürümekle aşınmaz” rehaveti ve rahatlığı içinde,
Taşındı araziler birilerin özel mülkiyetine…
Özel mülkünü artıran oluyordu kendi kendine padişah,
Bu konuda özel çalışmalar yapan bir yığın kul vardı.
Kula kulluk artıkça özel mülk şişiyordu,
Yasama erki yargı erkini bir kenara ittiği günden bu yana,
Kul koşullandırması hilesinden kurtulamamıştı kitleler.
Tırnakçı Hasan Paşa’nın giysilerini bir an önce satıp,
Paraya çevrilerek kendine verilmesini isteyen,
Padişah ııı.Mehmet’in durumu;
Ekonominin ne kadar rezil durumda olduğunu,
Göstermeye tarihten en ibret örnekti.
Etin kilosu kırk lira olan ülkemizde,
Çay simit hesabını bile yapan bugün kalmadıysa,
Bugün ki rezaletin boyutunu bir düşünün!
Kul ve köleler sultanlarına düzdükleri övgü,
Veya sultanın iktidarını artırdıkları müddetçe makbul kul oldular.
Mesleksiz mülk sahibi olmak,
Kul yığınlarının tipik özelliği haline geldi.
Mesleği var zannedilenler diğer kulları,
Bu yığın haline getirerek para ağalarının,
Cebini doldurdukları ölçüde parsayı kaptılar.
Cami siyasetçiliği, ağa sermaye modeli,
Yine kul sıkıntısına soktu toplumu! …

21 Mart 2016 Pazartesi

Eşref Saati // Zor Günlerin Mensur Şiirleri // Önder Karaçay

Eşref Saati // Zor Günlerin Mensur Şiirleri // Önder Karaçay

o-halde-bosa-zaman-kaybetme-415x425
Eşref Saati // Zor Günlerin Mensur Şiirleri // Önder Karaçay
“Vakit hayatınızda ne zaman nakit olmaktan çıkarsa işte o zaman insan olduğumuzu hatırlayacağız ve Eşref Saatinin zili insanlık başladı diye çalacak. Ve insan o andan itibaren geleceğini çaldırmaktan kurtulacak. Çaldı aslında eşref saati mahşer tufanı ile eşref saatinin sesini kısan çok oldu insanlık yayılmasın diye! Zalimler isyan ettiler insanlıktan yakamızı kurtaramıyoruz diye!” // Önder Karaçay
Sabır dermandır,
Yaraları zamana sarar.
Mahallenin hamisi olma konusunda,
Israrlı olan Eşref’in, dağlar kızı Reyhan sevdalısıydı.
Eşrefine kavuşmanın hayali içinde…
Kavuşacağı saat eşref saati miydi?
Nereden bilsin, dağlar kızı Reyhan,
Ulaşılmaz olduğunu!
Zamanın en şereflisine muvaffak olmak,
Nasip işiydi.
Mezopotamya’nın eski kavimlerinden;
Keldaniler’den kalmıştı ‘Eşref Saati’
Kâinatın hareket ve tavırlarından çıkarırlardı,
Ustalar zamandan bu saati…
Talihli ve talihsiz, cimri ve cömert, neşeli ve üzgün
İnsanların yaşadıkları bu saate yorulurdu.
Zaman-ı şerefe nail olmak,
Ne ulaşılmazdı.
Bir gün elbette bende denk gelirim yârin eşref saatine,
Bu duygu ulaşılmaz dağın tepesinde Reyhanı çok sarstı.
Sabrı derman bilen,
Zamanın en münbit anında ‘eşref saatini’ arardı.
Hayat doğumla ölüm arasında bir zamandı,
Zamanı taksimata kim böldü?
Önder Karaçay

20 Mart 2016 Pazar

Parlamenter Sistem Tıkandı Oyunu Oynanıyor – O Zaman Seçenek Sizsiniz // Zor Günlerin Söz, Yazı ve Mensur Şiirleri // Önder Karaçay

Parlamenter Sistem Tıkandı Oyunu Oynanıyor – O Zaman Seçenek Sizsiniz // Zor Günlerin Söz, Yazı ve Mensur Şiirleri // Önder Karaçay

slide_59
Parlamenter Sistem Tıkandı Oyunu Oynanıyor – O Zaman Seçenek Sizsiniz // Zor Günlerin Söz, Yazı ve Mensur Şiirleri // Önder Karaçay
 
Düzenin partileri düzenin düzenini kurmak Cumhuriyet rejimini yıkmak isteyenlerin oyununa hizmet etmek için parlamentoda danışıklı hodri meydan oyunu başlattılar.
 
Bu ne anlama geliyor? Bakın dokunulmazlığın tamamını kaldırmak istedik, birileri yanaşmıyor diyecekler ve başlayacak parlamenter sistem işlemiyor tartışmasına dönecek ve çözüm yine Anayasa ve Başkanlık pazarlığına dönecek.
 
14 yıl önce bunun sözünü verip halktan yetki alarak parlamentoyu şahsi ve yandaş çıkarına çalıştıran bu zihniyet geçmişin hesabını vermeden hodri meydan diyemez. İkincisi diğer düzen partilerinden çok emin oldukları için bu kadar halkı kandırmak salvolarıyla hareket ediyorlar. Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında da sanki bir sorun varmış izlenimi de bu oyunun bir parçasıdır.
 
Başbakan çıkıp Cumhurbaşkanına şunu demelidir; icranın başı benim Türk Milleti adına görevli Başbakan benim lütfen Anayasa dışı hiçbir işe karışmayın yargı ve yasama organına talimat vermeye kalkmak gibi suçları işlemekten vazgeçin.
 
Bunu demediği için bu sorun bu kadar büyütülmektedir. Amaç Başkanlık pazarlığına götürmek, 14 yılda işlenen suçları, Cumhuriyetin birikimlerini satanları devlet şemsiyesi adı altında koruma altına almaktır.
 
Bunun demokrasiyle, insan hakkıyla uzaktan yakından alakası olmadığı gibi dikta bir dayatmadır.
 
TBMM’nin bu taleplere karşı Türk Milleti adına kurumsal kişiliğini koruyamama aczine düşmüş olması bilinçli bir kötü niyettir.
 
Ülkemizde en büyük sorun adaletsizliktir. Adaleti yok edende Adalet Bakanlığıdır. Adaleti sermaye ve yandaş çıkarına adına milletten yetki alıp milleti unutanları korumak adına yargıyı baskı ve denetim altına alarak adaletin millet aleyhine işlemesini sağlayan bir yapıya dönüşmüştür.
 
Milli yönetime kavuştuğumuzda Adalet Bakanlığını ya kaldıracağız ya da yargıyı baskı altına alma yetkileri yasaklayacağız.
 
Adalet Bakanlığının evrensel hukuk adına görevi adalet kurum ve o kurumda çalışanların ihtiyaçlarını Türk Milleti lehine yapmaktır. Türk Milleti aleyhine ve sermaye ile yandaş çıkarlar lehine iş yapanları koruma bakanlığı en büyük ihanet örneğidir.
 
14 yılda yapılan her iş ihanettir.
 
Terör barış ve açılım adı altında siyasallaştırılmış, iktidar ve muhalefet birlikte direk veya dolaylı destek olmuştur.
 
Doksan yıllık birikimlerimiz satılmış, satılanlarla birlikte satışın karşılığı gelirde birilerinin cebine indirilmiştir.
 
Denetim ve yargı işletilmemiş. Mesnetsiz davalarla toplumun aklını çelmek yoluyla gündem başka tarafa kaydırılarak yumurtalar gece ve torba yasalarla çalınmıştır.
 
Toplumu kandırmak ve uyuşturmak amacıyla yazılı ve görsel medya batılı işbirlikçileri aracılığıyla desteklenmiştir.
 
Bugün hiçbir siyasi parti derin sermaye devletine, batı düşmanına karşı olarak kamulaştırma ve Türk Milli üretim ekonomisini kurmak gibi bir söylem ve Türk Milletinden görev almayı istemek gibi programı olan siyasi ideoloji yoktur. Kendi şahsi çıkarlarını ülke ve milletin geleceğinden üstün tutan zihniyetlerin halay çektiği bir toplu ihanet yaşanmaktadır.
 
Dış siyasette iflas eden stratejik derinlik çukuruna alternatif tek siyaset Yurtta Barış, Dünyada Barış olup bunu terk edenler, komşularımızın iç işlerine karışanlar yüzünden dost tek bir komşu ülke kalmamıştır.
 
O zaman çare Türk Milletinin tüm yurtta top yekun duruma el koyması ve Türk İnsanlık Devrimini tamamlamasının yolunu açacak görevi vekaletten almasıdır.
 
Bunun yolu da geçici bir kabine ve Türk İnsanlık Devrimi yasalarını çıkararak partisiz parlamenter sisteme geçilerek bir kadın, bir erkek Türk Devlet Başkanlığı makamı ile Başbakanlığı kaldırarak gereksiz Avrupa Bakanlığı yerine Denizcilik Bakanlığı gibi bakanlıklar kurarak batı hizmetçiliğinden ülkeyi ve milletin kaderini kurtarmaktır çare.
 
Bu anlamda söz yine şiirin olup söz geçirmek içindir.
 
Seçenek Sizsiniz // Zor Günlerin Mensur Şiirleri // Önder Karaçay
 
“Seçeneksiz bırakırlar ihanete ortak olanlar,
Çıkarı için çoğalır, kandırmak için dağılırlar.
Kaçan fırsat geçen gençlik gibidir,
Yaşlı olsanız bile seçenek sizsiniz!
 
Dört yanlış seçenek karşısında seçenek sizseniz,
Doğru siz olduğunuza göre dört yanlışı götürüp,
Seçimi doğru yapacak olan seçenek sizsiniz.
 
Seçilenin seçtiğini seçenlere seçen mi denir?
Seçen kim? Seçilen kim? Hakkından geçen kim?
Ne zaman seçtiniz ki, istediğinizi seçemediğinizi de hiç bilmediniz.
Sizi seçeneksiz bırakanlar yine sizsiniz.
 
Memleketin direği adalettir dersiniz,
Adaleti ve devleti öldüreni görmezsiniz,
Kalkıp birde bizim ne suçumuz var da dersiniz,
Sizi seçeneksizliğe iten seçenek sizsiniz.
 
Gözünü kapatarak seçen sizsiniz,
Sizi seçimden seçime kullananlara kullandıran yine siz,
Gözler her insanda kördür, cesaretiniz varsa bakabilirsiniz!
Yüreğinizin gözüyle görmezseniz seçemezsiniz.”

19 Mart 2016 Cumartesi

Seçenek Sizsiniz // Zor Günlerin Mensur Şiirleri // Önder Karaçay

Seçenek Sizsiniz // Zor Günlerin Mensur Şiirleri // Önder Karaçay

slide_59
Seçenek Sizsiniz // Zor Günlerin Mensur Şiirleri // Önder Karaçay
Seçeneksiz bırakırlar ihanete ortak olanlar,
Çıkarı için çoğalır, kandırmak için dağılırlar.
Kaçan fırsat geçen gençlik gibidir,
Yaşlı olsanız bile seçenek sizsiniz!
Dört yanlış seçenek karşısında seçenek sizseniz,
Doğru siz olduğunuza göre dört yanlışı götürüp,
Seçimi doğru yapacak olan seçenek sizsiniz.
Seçilenin seçtiğini seçenlere seçen mi denir?
Seçen kim? Seçilen kim? Hakkından geçen kim?
Ne zaman seçtiniz ki, istediğinizi seçemediğinizi de hiç bilmediniz.
Sizi seçeneksiz bırakanlar yine sizsiniz.
Memleketin direği adalettir dersiniz,
Adaleti ve devleti öldüreni görmezsiniz,
Kalkıp birde bizim ne suçumuz var da dersiniz,
Sizi seçeneksizliğe iten seçenek sizsiniz.
Gözünü kapatarak seçen sizsiniz,
Sizi seçimden seçime kullananlara kullandıran yine siz,
Gözler her insanda kördür, cesaretiniz varsa bakabilirsiniz!
Yüreğinizin gözüyle görmezseniz seçemezsiniz.

Süz/Geç // Zor Günlerin Mensur Şiirleri // Önder Karaçay

Süz/Geç // Zor Günlerin Mensur Şiirleri // Önder Karaçay

zamanin_onemi_th
Süz/Geç // Zor Günlerin Mensur Şiirleri // Önder Karaçay
Birbirine yaslanmadan yaşlanmamalı insan!
Yalnızlık ne kadar çekilebilir ki; ömür de çok kısa,
Hadi kendinden birine yaslan ve yeter de uslan!
Kırılır diye hayal etmemek olur mu?
Hayalle dünyaya kurulur insan..
Ağzının payını vermen gerekenler olabilir,
Ver hak edenin payını zamanı gelince hak ettiği gibi,
Yeter ki zaman hayallerimizin ağzına payını vermesin!
Zamanın kendisidir insan..
Bak gökyüzüne birbirine zarar vermeden,
Yağan yağmura, kara, uçan kuşlara,
Bir bak haline! İnsan oğlusun sen!
Ölçüyü ne zaman kaçırırsan bozarsın insanda sevgiyi bile,
Kalıbına göre dökmeli suyu çiçeğe, sözü insana,
Kimini süzgeçten geçirerek elemeli,
Kimine de yüreğinin aldığı kadar bol kepçe vermelisin sevgiyi, ilgiyi..
İnsan hayatının bir yerinde anlıyor ki;
Kendi geminin kaptanı kendin olmalısın,
Yoksa güvendiğin kaptanlar su aldırıyor gemine,
Böyle güvenin sırtından vurduğu suda boğulmamalısın! ..